Vücudumuzda atar ve toplardamar sistemine ek olarak bir de lenf sıvısı dolaşımı vardır. Atardamarlar kanı kalpten dokulara taşır. Toplardamarlar kanı kalbe, lenfatik sistem de lenf sıvısını toplardamarlara ulaştırır. Renksiz ve şeffaf olan lenf sıvısı, hücrelerdeki aktiviteler sonucu normal olarak oluşan atık sıvıdır. Hücre aralarında biriken lenf sıvısı, lenfatik sistem yardımıyla toplar damarlara taşınır. Lenfödem, bu dolaşımdaki yetersizliğe bağlı olarak lenf sıvısının cilt altında birikimidir.
Lenfödem; kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, venöz yetmezlik, gebelik, hipotiroidi, uzun süre hareketsizlik gibi durumlarda ortaya çıkan ödemden ayrılmalıdır.
Lenfödem, lenfatik sistemin gelişimsel anormalliklerinden (primer lenfödem) veya lenfatik sistemin enfeksiyonu, travmatik olaylar, yanıklar, kanser cerrahisinde lenf nodlarının çıkarılması ya da radyoterapisi gibi sonradan lenfatik sistemin hasarlanmasından (sekonder lenfödem) kaynaklanabilir ve her yaşta ortaya çıkabilir. Aşırı lenf sıvısının dokularda birikmesi, hücresel fonksiyonları bozabilir; proteinden zengin olduğu ve dolaşımı bozduğu için enfeksiyon oluşumuna zemin hazırlayabilir. Ayrıca kozmetik deformitelere, fonksiyonel kayıplara ve psikolojik bozukluklara neden olabilir. Hastanın ev, iş, sosyal ve seksüel yaşamını dolayısıyla da yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Lenfödem genellikle kronik, tedavisi zor bir durumdur; erken tanı ve erken tedavi çok önemlidir. Doğru tedavi yöntemleri kullanılarak hastalığın yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkileri engellenebilir.
Kompleks dekonjestif terapi (KDT), günümüzde lenfödem tedavisinde etkinliği kanıtlanmış olan standart tedavi yaklaşımıdır ve beş aşamadan oluşmaktadır: Eğitim, Cilt bakımı, Manuel lenf drenajı, Kompresyon (basınç) tedavisi, Egzersiz
Kompleks dekonjestif tedavi programı, 2 fazdan oluşur: