Kemik erimesi, kemik yoğunluğunda azalma sonucu kırık riskinde artışa yol açan bir iskelet bozukluğudur. En yaygın kemik hastalığı olmasına rağmen, kırık gelişmeden önce uyarıcı bulgular görülmediğinden erken dönemde yeterince tanı konulamamaktadır. Kemik erimesi önemli bir sağlık sorunudur çünkü vücutta şekil bozuklukları, ağrı, fonksiyon kısıtlığı, kırıklar, hatta emboliye bağlı ölümlere sebep olabilir. 45 yaşından sonra görülen kırıkların %75’i kemik erimesi ile ilişkilidir. 65 yaşından sonra kadınların üçte birinde omurga kırığı, 80 yaşında ise her üç kadından ve her beş erkekten birinde kalça kırığı görülmektedir. Kemik erimesi ve kemik erimesine bağlı kırıklar için risk faktörlerinin tanımlanması ile yüksek risk altındaki bireyler ortaya çıkabilir ve böylece değiştirilebilen risk faktörleri yönetilerek kırıklar önlenebilir.
Kemik Erimesinde Risk Faktörleri:
Önemli olan, hastalığın tanısını kırık gelişmeden önce koyabilmek ve koruyucu tedaviye başlamaktır. Bu nedenle, risk gruplarında belli aralıklarla tarama tetkikleri yapılmalıdır. Kemik yoğunluğunu ölçmede en güvenilir yöntem kalça ve femur DXA ölçüm yöntemidir.
Egzersiz, kas ve kemik gücünü, eklem esnekliğini ve dengeyi arttırır, düşme riskini önler. Kemik sağlığı için, haftada 3-4 kez 45 dakikalık yük veren (örn yürüyüş) veya haftada 2-3 kez 20-30 dakikalık ağırlık kaldırmayı içeren egzersiz programları önerilir.
Kemik erimesinin tedavisinde ve önlenmesinde kullanılan ilaçlar, kemik yıkımını azaltanlar ve kemik yapımını uyaranlar olarak iki gruba ayrılır. Her iki grup ilacın da amacı kemik kütlesini korumak ve arttırmaktır. Tedavinin şekline ve süresine hastanın özelliklerine göre karar verilir.
Hayatın ilk evrelerinde (geç ergenlik veya ilk üç dekat) oluşan doruk kemik kütlesinde en etkili faktör kişinin genetik yapısıdır. Bu nedenle ailede bulunan kemik erimesi öyküsü, kemik erimesi riskini arttırmaktadır. Erken yaşta ortaya çıkan kemik erimesinde beslenme dışında yetersiz fiziksel aktivite, düşük vücut ağırlığı, hormonal bozukluklar ve çeşitli ilaçlar diğer risk faktörlerini oluşturmaktadır.Çalışmalar daha çok kalsiyum ve vitamin D alımına yoğunlaşmış olmasına rağmen magnezyum, fluorid, fosfor ve çinko gibi diğer elementlerin alımı da kemik oluşumunda özgül rolleri nedeniyle önemlidir.
Protein kemik ağırlığının yaklaşık üçte ikisini meydana getirir ve kemik mikromimarisinin oluşumu için gereklidir. Kemik yapımını arttıran hormon ve büyüme faktörlerinin yapımının sağlanabilmesi için diyetle yeterli miktarda protein alımı gerekmektedir. Bu durum özellikle protein alımı yetersiz yaşlı hastalar için önemlidir. Ancak yer yaşta, diyetle alınan toplam asit ve alkali yükü özellikle kalsiyumu yetersiz olan bireylerde kalsiyum atılımı üzerinde etkili olmaktadır. Bu nedenle protein, meyve ve sebzelerle oluşan dengeli beslenme kemik metabolizması yönünden faydalıdır.