Egzersiz; kalp-damar sağlığı, fiziksel zindelik, kas gücü, dayanıklılık, esneklik ve vücut postürünü geliştirmeyi amaçlayan programlı fiziksel aktiviteler olarak tanımlanabilir. İdeal bir egzersizin kişiye özel olması gerekir çünkü yaş, cinsiyet, vücut kompozisyonu, genel sağlık durumu, anatomik faktörler, geçirilmiş yaralanmalar ve psikolojik faktörler dikkate alınmadan uygulanan egzersizler, kas-eklem-bağ ve tendon zorlanmalarına bağlı ağrı ve sakatlıklara yol açabilmektedir.
İnsan iskeletinin ayakta durabilmesi, hareket edebilmesi ve düzgün çalışabilmesi için kaslara ve fasya adı verilen, kasları birbirine bağlayan yumuşak dokulara ihtiyaç vardır. Bu yapılar sayesinde omurga ve diğer eklemler bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olarak çalışır. Kinetik zincir adi verilen bu sistemin etkili bir şekilde çalışabilmesi için sistemi oluşturan bütün halkaların sağlıklı olması gerekir. Halkanın herhangi birindeki sorun, zamanla bağlı olduğu diğer yapıları etkileyebilir. Örneğin omuz bölgesindeki kaslar boyun, sırt ve koldaki kaslarla bağlantılı olduğundan omuzdaki bir problem bu bölgelere yayılabilir; benzer şekilde, boyun kaslarındaki spazma bağlı olarak boyun omurgasının düzleşmesi, kronik baş ve sırt ağrıları yapabilir; bel ağrısının sebebi kalça eklemine yapışan kaslardaki bir sorun olabilir, hatta ayak ve diz bölgesindeki anatomik sorunlar nedeniyle bel ağrısı ortaya çıkabilir. İşte birbirine zincir gibi bağlı bu yapıların düzenini ve kişinin fonksiyonel durumuna etkisini inceleyen bilim dalına biyomekanik denir.
Kas-iskelet sistemiyle uğraşan her hekimin biyomekanik prensiplere hakim olması ve ayrıntılı bir fonksiyonel muayene yapması ve postür analizi yapması gerekir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimliğinin sanatı biyomekanik değerlendirmedir. Bu sayede ağrı kaynağı tespit edilip uzun süreli tedavisi yapılabilir.
Vücudumuzda dörtyüzün üzerinde kas vardır ancak kas dokusuna gereken önem verilmemektedir. Halbuki,vücuttaki pek çok ağrı, uyuşma ve güçsüzlük şikayetleri, duruş bozukluklarına, kaslardaki kısalma ve zayıflıklara, aşırı kullanılan kaslardaki spazm ve nodülllere bağlı oluşmaktadır. Dolayısıyla durumun tespiti, çeşitli fizik tedavi yöntemleriyle ve uygun egzersizlerle tedavisi, kronik ağrıyı ve gereksiz cerrahi uygulamaların önlenmesini sağlar.
Biyomekanik değerlendirme, herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişilerde de spora başlamadan önce ve başladıktan sonra da belli aralıklarla yapılmalıdır. Çünkü fazla kilo, kas zayıflığı, ekleme etkiyen kaslar arası kuvvet dengesizliği, duruş bozuklukları, düz taban ve çukur taban gibi ayak problemleri, skolyoz, bacak uzunluk farkları, eklemlerde aşırı esneklik (hiperlaksite) veya esneklik kaybı gibi aslında mevcut olan ancak henüz bir problem yaratmamış pek çok patoloji, egzersizlerde yüklenme sonucu sorun yaratabilir. Veya herhangi bir risk faktörü olmayan kişilerde de egzersizlerin vücut biyomekaniğine uygun yapılmaması da çeşitli sorunlar yaratabilir. Örneğin çömelme egzersizi esnasında eğer ayak yanlış pozisyonda yerleştirilirse diz ekleminde problemler, omurganın duruşuna dikkat edilmezse bel ve sırt ağrıları ortaya çıkabilir. Bir diğer önemli durum, bir eklem veya kas grubunda belli süre hareketsizlik gerektiren kemik kırıkları, kas-tendon-bağ yırtıkları, ameliyatlar, nörolojik problemler gibi durumlardır. Böyle durumlarda, kas kuvveti ve eklem hareket açıklığı yanında hastanın denge ve duyusal fonksiyonları dahi etkilenebilir. Bu grup hastalarda da kişiye özel rehabilitasyon planlamaları şarttır.
Sonuç olarak, sağlık için hareket şarttır. Küçük büyük herkesin sürdürülebilir bir egzersiz rutini oluşturması gerekir; ancak her egzersiz herkese uygun değildir. Egzersiz planlanan her kişinin ayrıntılı bir değerlendirmeden geçmesi ve egzersizlerin kişiye özel planlanması gerekir.